English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | collapse into v. | (bir şeyin içine) çökmek | ||
Tom collapsed into his chair. Tom koltuğuna çöktü. More Sentences |
||||
Phrasals | collapse into v. | içine yıkılmak | ||
Phrasals | collapse into v. | (üzüntü vb gibi) bir şeyin içine düşmek |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | collapse into (something) v. | (bir şeye/bir şeyin içine) yığılmak | ||
Linda collapsed into Dan's arms. Linda Dan'in kollarına yığıldı. More Sentences |
||||
Phrasals | collapse into (something) v. | (bir şeye/bir şeyin için) düşmek | ||
Phrasals | collapse into (something) v. | (bir şeye/bir şeyin içine) kendini atmak | ||
Phrasals | collapse into (something) v. | (bir şeye/bir şeyin içine) yıkılmak | ||
Phrasals | collapse into (something) v. | (bir şeyin içine) çökmek | ||
Phrasals | collapse into (something) v. | (psikolojik olarak olumsuz bir duruma) girmek/düşmek | ||
Phrasals | collapse into (something) v. | (depresyona , umutsuzluğa) girmek | ||
Idioms | ||||
Idioms | collapse into a heap v. | yığılıp kalmak |